Kulislerin Efendileri

By | 9 Kasım 2011

Televizyon, internet ve gazete denilen haber ve bilgi arzı makineleri, sürekli haber sunmaktadır, bilgi vermektedir. Kitleleler her şeyi bu makinelerden öğrenmektedir. Türkiye’de insanların kanaatleri, tutumları, ne giyip ne yiyecekleri ve içecekleri bu malumat furuş makinelerden verilen izahata göre şekillenmektedir.  

Bu ülkede, cümle insanlar, ya öğrenci, ya asker, ya işçi ya da memurdur. Her kes maaşlıdır. Kimisi çalıştığı,  kimisi konuştuğu, kimisi oynadığı, kimisi hasta olduğu ve kimisi de hiç işi olmadığı için maaş almaktadır. Anlaşılacağı gibi herkesin maaşı var, yevmiyesi var, ücreti var. Bu insanların büyük kısmı doğrudan doğruya devletten doğrudan maaş almakta, diğerleri ise özel şirketlerden bu geliri almaktadır. Ama belirtmek gerekir ki, özel şirketler de dolaylı olarak devletin iktisadi gücünün uzantısıdırlar Bunca insanı maaşa bağlayan kuvvetin, gücün ve kralın kim olduğunu insan fazlasıyla merak etmektedir.

Bu günlerde bu ülkenin yöneticilerinin seçimi hazırlıkları var. Ülkenin yöneticileri eski zamanlarda olduğu gibi güçlü, kuvvetli, cesur ve savaşçı kabilelerden ve aşiretlerden meydana gelmiyor. Şehirlerde, başkentte, hükumet saraylarında, kamuoyu denilen, ne idüğü belirsiz alanlar varmış. Bu belirsiz alanları ele geçirenler; halka, parti yöneticilerine ve lider denilen adamlara kendilerini gösterirler. Beğendirirler. Ülkenin krallarının, kamuoyu alanlarındaki mücadelelerle elenip seçildikleri söylenmektedir.

Ülkenin yönetimine talip olanlar, önce parti şeklinde kendi aralarında örgütleniyorlar. Bu şekilde çok sayıda partinin olduğu söylenmektedir. Her partinin payitahtta yani başkentte bir tane merkezi var. Bu merkezde genel başkan ve partinin merkezini yöneten ve buralarda gerekli temasları yapan çok sayıda resmi ve gayrı resmi bürokrat bulunmaktadır.

Halen Türkiye’yi yönettiği söylenen Büyük Millet Meclisi’nde dört tane parti adına seçilmiş olan milletvekilleri görev yapmakta imiş. Bütün milletvekilleri ise, başlarında bulunan genel başkanın işaretine göre konuşurlar, onun emirlerine göre imza atarlar, parmak kaldırırlar. Bu vekillerin kendileri, partileri ve genel başkanları dört yıllığına seçilirmiş. Önümüzdeki birkaç ay içinde halen parti liderlerinin emirnameleri doğrultusunda görev yapan bu vekillerin süreleri dolacak. Yeniden seçim yapılacak. Halk oy kullanarak, yeniden meclis denilen merkeze adam seçecekmiş.

Türkiye Büyük Millet Meclisine seçilecek adamlardan birisi olmak için, çok sayıda adam yoğun bir şekilde mesai harcamaktadır. Bu adamlar kendilerini, kamuoyu denilen belirsiz alanda, doğrudan halka sunmuyorlar. Önlerinde birkaç önemli mani var.

Önce parti kulisi denilen alanda, kim oldukları belli olmayan yetkililere kendilerini beğendirmeleri gerekirmiş. Partinin genel başkanı, kimin listeye gireceğine bu kulislere bakarak karar verirmiş. Kulis, listeye girmek için yapılan mutat işlerdenmiş. Kulisin ne olduğunu anlatmak zordur. Anladığım kadarıyla kulis; kamuoyu denilen belirsiz alan gibi bir alanmış. Ancak kamuoyu açık belirsiz bir alan iken, kulis kapalı bir belirsiz alan imiş. Belirsizliğin kapalısı ve açığı nasıl olur, doğrusu hala anlamış değilim. Ama var ki söylüyorlar…

Yine de kulisi tarif etmek gerekirse, karanlık bir odada, karanlık bir noktaya atılan karanlık bir oltaya benzediğini düşünüyorum. Ama karanlık oltayı atarken çok dikkat etmek gerekir. Çünkü bu karanlık odanın her tarafı karanlık kurtlarla doluymuş.  Kulislerin yani belirsiz karanlık alanların yöneticileri ve efendileri de varmış. İşi onlar üzerinden götürmek gerekiyormuş. Bundan dolayı “aday adayının adayı” gibi ne olduğunu hiçbir zaman izah edemeyeceğimiz yeni kabzımal tipler de işin içine girerlermiş.

Bu kabzımalları, pazarda; hıyar, soğan, kabak ve patlıcan pazarlayan adamlarla karıştırmamak gerekir. Bunların bir kısmı malumat ve haber arzı makinelerini çalıştırırlar. Haber hazırlarlar, pazarlayacakları partilerin fikirlerini tezgâhlarına koyarlar. Parti adamlarını, fikirlerini ve programlarını halka tanıtırlar. Tanıtılmasını isteyen aday adayı adayların maharetlerini haber olarak sunarlar. Bu işler yapılırken her pazarda olduğu gibi, siyaset pazarında da çekişmeler ve rekabetler yaşanmaktadır. Fikirler, programlar ve adamlar konuşularak, tartışılarak dilden dile dolaştırılır. Kamuoyu denilen belirsiz alan böyle bir yerdir. Her parti, her lider ve her aday bu alanda tedavülde tutulmayı arzu eder. Bunun için akla hayale gelmeyen cilveler yaparlar, hırçınlıklar içinde bulunurlar.

Kulis ve kamuoyu denilen belirsiz alanların pehlivanları, bu karanlık sahada yüzlerini örterek rakiplerine iftira atarlar. Kendi isimlerinin mahirliğinden dem vururlar. Emeklerini, aile köklerini partide yıllanmış hizmetlerini karanlık ve belirsiz pazarın içinde dolaştırır dururlar. Kısmet denilen şey bu karanlık sahada bu usullerle elde edilirmiş.

İşin sonunda yüzlerini örterek cebelleşen bu adamlardan bir kısmı listeye girer, halk da bu listeye giren adamlara oy vererek yeni dönemin vekillerini ve partilerini seçermiş olur. İşin garip tarafı şudur: Bu kadar çok fısk, fücur ve kizble haşir neşir olan bu adamlar, ülkeyi idare ederken nasıl adil olabiliyorlar? Vatan ve millet için nasıl hizmetli birer adam oluyorlar? Doğrusu anlamak zordur.

Paylaş:

One thought on “Kulislerin Efendileri

  1. Mustafa ARKCI

    Sayın hocam,güzel fakat sonuçta sizin tabirinizle bu fısk, fücur ve kizble haşir neşir olan insanlar ne yazıkki toplumda her zaman sahada ilk 11 de sahaya çıkıyor.Tirbündeki Memete , Yusufa, Hacıya bakan yok . Saygılarımla.

Comments are closed.